Arastiriyorum 4 months ago
akadm #makale

“Büyük Oyun” – II

Lecomte, “Oluş’a ve Kaos’ a ait olan ve onlardan gelen hakiki şiiri bulmuş”tur. “Kaynağını her zaman gerçek lirizmde bulan bu organik tona, bu yırtılmış organlann atmosferine, bu nemli, yakıcı fetüs havasına yeniden kavuşur. ( .. .) Roger Gilbert-Lecomte, Uzakdoğu geleneğinin en yüksek kutsal şairlerinin örneğini izleyerek, eserinde metafizik ve şiiri özdeşleştirir. İmgelerin oluş’taki kaynağına dek çıkar; aşk gibi, ölüm gibi, lirizmin de aynı şiddet dolu kaynaktan çıktığını ve böylece bizi de bu kaynağa yaklaştırdığını bilir. Roger Gilbert-Lecomte’un şiirinde, kayıp bir geleneğe duyulan özlem ve Jacob Bœhme ya da Novalis’in yazılarında tehditkâr bir tonla gürleyen bazı büyük mistik çığlıkların uzak yankısı var’. (Antonin Artaud)

“Hayat, bir hastalıktır, bir tutku edimidir”

Novalis

“Gerçek hayat, yolculuktadır.”

Rimbaud

“Kaybeden kazanır” motto’suyla girdikleri Büyük Oyun’ da, başından sonuna dek sürekli “risk” alarak oynayan en tutarlı oyuncu, yarık, uçurumlardan uçurumlara açılan hayatıyla Roger Gilbert-Lecomte (1907-1943) oldu. Bir ucu ölüme, diger ucu “hiç değişmeden süregiden, uçsuz bucaksız doğumöncesi stepleri”ne bakan trajik hayatı, daha öImeden ona Verlaine’in gözde sıfatı “lanetli şair” payesini kazandırdı; ama “yokluk”ta yaşayarak “asli olan”ı gözeten eseriyle Lecomte, Rimbaud’nun kendisinden sonra geleceğini öngördüğü o “dehşetengiz işçiler”den biri olarak nitelendirilmeyi çok daha fazla hak ediyor. Doğum öncesiyle ölüm arasında sürekli gerili duyan hayatı için aldığı, benimsediği, yaşadığı, yaşarken yaz(gı)sı olan risk, bir trapezci ya da bir matadorun ancak performansları sırasında aldlklan ölüm riskinden çok daha fazlaydı. Çünkü yazdığı yazgısı, yazgısı yazısıydı ve bu performans sürekli ve her an yaşama karşı duran, yaşamı karşısına, ölümü yanına alan trajik bir yoldu. Sürekli ölümü yaşayan hayatı bir seçimdi, hiçbir zaman hayata teğet geçen bir “gözlem ve deneyim” olmadı.

İnsanlık “hal”lerini birer bilme yolu olarak kavramak, ele geçirmek, Lecomte için “öznel”likten soyutlanamaz. Yani hakikatin bilgisine açllan “deneyim”, zorunlu olarak “iç deney(im)” dir. Dolayısıyla da hayati bir bedeli vardır. Lecomte hep “kendisi”yle, daha doğrusu ancak kendisinden geçerek ulaşabileceği özel bir “hal”le ilgili bir hakikatin peşinde olmuştur: tereddütsüz bir etiğin tutarlılığında yaşanabilecek, uçlar arası gerilimin “ideal” dengesinde bir hayat tarzının beklentisiyle yüklü bir hakikat. Lecomte iki uç hal” den söz eder: “yaşamak-istemek” ve “durmak / eylememek”. Her ikisi de sınırlarda gezinen bir “kaygı”nın kaynağıdır. İkisinin çatışması, onda, ancak acı ve çileyle varılan “ürkütücü bir biçimde açık-seçik bir bilinç”i uyandırır. Çünkü insan, “var olmanın ve kendisinin bilgisine sahip olamayacak kadar sınırlanmış olmanın dehşeti” önünde durmaktadir. Bu katlanılamaz durumdan kurtulmanın tek yolu, Lecomte için, “uyuşarak donup kalma hali” olarak adlandırdığı bir ara-durumdur, hep bir sabitlik, hareketsizlik, eşit iki “hal” arasında nötr bir “zon” diye gördüğü bir durum: hayat-içinde-ölüm” … Çok erken yaşlardan beri kullandığı uyuşturucular da, ne aşkın ne de fenomenal bir durum yaratmak amacını gütmez, karşıt “hal”ler arasmdaki gerilimi “oyuna getirerek” iptal etmeye yönelir: Bunu da, “çok güçlü bir yasa” uyarınca hareketsizliğin bile bir “dıştan içe dogru kıvnlma hareketi” haline geldigi “yeni bir varlık düzlemi” yaratarak yerine getirir. Bu güçlü yasa, Lecomte’a göre, “özyıkım (kendini-ortadan kaldırma) güdüsü”dür. Yani, “hayat-içinde-ölüm-hali”, kendi ifadesiyle bir tür “yavaş intihar yolu”dur. Kısaca, hayat ile “ölüm” olarak adlandırdığımız bilinmedik “hal” arasında bir “seçim” değildir söz konusu olan; daha çok, organizmanın yıkımıyla olduğu kadar, bir insan hayatını karakterize eden her şeye karşı derin bir tiksinti ve unutuşla gelişen, tüm varlığın bu çürümüş hayatın sona ermesine doğru geri döndürülemez evriminden söz edilebilir. Lecomte’un hedefi, Hayatın ve Ölümün kıyısında nihayet yavaşça unutuluşa gömülebileceği “hakiki bir ölüm yaşantısı”yla “uçların bilgisi”ne ulaşmaktır: “Hal değişimleriyIe oynayarak ve tüm dikkati sınırlara yönelterek, ezeli-ebedi hale gelinceye dek yaşama-isteğinin akış süresinden yaşantı olarak kaçmak mümkündür.” [1]


Bu, hayattan kaçış ya da hayatı reddediş değil, her an hassas, uyanık ve hayatın her yüzünü gören, bu yüzden de acı çeken bir “hayatı evetlemenin”, yazgıyı kendi elleriyle yazmanın sonucudur. Böylelikle yazgı bir “boyun eğme” degil, tam tersine yazının, şairin hayat karşısındaki “ödev duygusu”dur. Hayat reddedildigi, karşı durulduğu kadar da yaşanır olur, ama çileye, ama görmenin verdiği acıya rağmen. Yaşanan bu çile ve acının bilgisidir hayatı her şeye rağmen yaşanılır kılan, şiirdir. Lecomte’un şiiri kendi hayatından, kendi hayatı kendinden, hayat-içi-ölüm duygusundan kaynaklanır. Coşku bu şiirin hayatla ölüm arası gidip gelen bir yerindedir. Ölüm bir son-uç degil, hayatın nedenidir. Ölümü yaşamak hayatı bilmenin bir başka yoludur.


Lecomte’un hayatının büyük bir bölümünün olduğu kadar ölümünün de tanığı, soluk bir el yazısıyla kendisine miras bıraktığı eserinin gün yüzü görmesi için yıllar süren zorlu bir uğraş veren (aynı uğraşı Artaud için de üstlenmişti) ezeli dostu Arthur Adamov’un kaleminden onun “son günleri”ni aktarmak, tek kelimeyle “elzem” görünüyor. Uzun süren bir hastalık sırasında kaleme alınan bu “anılar”, eprimiş ama hakikatiyle iç burkan “yırtıcı” bir tanıklık. Adamov’un Lecomte’a adadığı, o olmadan asIa üstesinden gelemeyecegini “itiraf” ettiği (“başyapıtı” İtiraf‘ın iç kapağında da Lecomte’a benzeri bir ithaf bulunur) Rilke çevirisi “Yoksulluk ve Ölümün Kitabı”nın “Uyarı” yazısında, kendine en çok yakıştırdığı “rol” olan “tanıklık” şöyle tanımlanır: “şehit, kurban anlamına gelir tanık. Tanıklık eden her insan yarılır, etiyle ve ruhuyla iki kez yarılır. Önce, varlığının doruğundaki yüce tanık ve sürdürdüğü hayat boyunca üstlendiği acınacak bireysel varlığı arasında yırtılır. Sonra, tanıklık ettiği hakikat ile, tanıklığını kabul etmeyen, ondan yüz çeviren dünya arasındaki uçurumla yırtılır.” [2]


Şimdi “söz”ü, 1942-43, işgal yıllarının Paris tanığı Arthur Adamov’a bırakalım: “Roger Gilbert-Lecomte’un evine gidiyorum, bulamıyorum. Atölyesinin karşısında, içerek, konuşarak saatler geçirdiği Bistro’nun patronuna, yaklaşık yetmiş yaşında bir kadın olan Madam Firmat’ya soruyorum. Bana, Roger’nin kendi evinde kaldığını söylüyor: ‘İçeri girin, sizi gördüğü için çok mutlu olacak.’ İğrenç, kir pas içinde bir odaya giriyorum; raflara yayılmış, parkeyi kaplayan izmaritler, kül, kitaplar. Onu yatakta buluyorum, tabii her zamanki gibi uyuşturucu almış ve başını çevirip bakmadan el yazmalarını attığı çanta yanında, açık. Girmemle yüzü değişiyor. Ona Ruth’u, Yahudi kız arkadaşını soruyorum; bir çocuk gibi ağlıyor. Carcassone yakınlarında milis tarafından tutuklandığını ve Gestapo’ya teslim edildiğini öğreniyorum. ‘Onunla evlenebilseydim, ona Fransız vatandaşlığını verebilseydim keşke, Daladier’nin çıkardığı yasaları, kararnameleri biliyorsunuz.’ Biliyordum. Bu kararnamelerden biri bütün Fransızlara vatansız biriyle evlenmeyi yasaklıyordu. Fransa daha o zamanlar faşistti. ( … ) Roger, gerçekten de Madam Firmat tarafından ‘evlat edinilmiş’. Her gün tekrarlanan sahne. Roger bana X’e gitmem için yalvarıyor, kendi sözleriyle onu ‘sıkıntıdan kurtarmam’ için. Zavalll ve güzel yüzü, küçülmüş, güvenle bana dogru çevriliyor. Roger, mavi gözleri dışarı fırlamış, yüzü emaye gibi saydam, zayıf, kambur, bastonuna yaslanmış. Hayatım bir kabusa dönüşüyor. XIV mahallede, saatler boyu muayenehanesinde beklemedigim, herhangi birinin adına bir laudanum reçetesi düzenlemesi için yalvarmadığım tek bir doktor kalmadl. Eroin, hatta morfin Paris pazarından tümüyle kaybolmuş. Roger, onun küçük kız nezaketi… Tüm evreni tekil bir sisteme indirgemeyi isteyecek kadar çılgın oluşu. Bitiremeyeceği, yalnızca taslağnı çıkaracağı kitabın adı: Tüme Dönüş. (… ) (Ama) şiirleri olağanüstü. Madam Firmat’nın bistrosunda bir masada oturuyor, gözleri kapanıyor, yarı uyukluyor, ama bardaki işçilerin ona seslenmesi yetiyor, hemen ayağa kalkıyor, onlara içki ısmarlıyor, hikayeler anlatıyor. Her şeyi biliyor: atlar Avustralya’ da nasll koşarlar, fabrikada grev nasll düzenlenir? Kazanan müşteriler ona içki ısmarlıyorlar, şimdi sıra onlarda. Sevilen, herkesin hayran olduğu Roger. Ter içinde topallayarak yürüyen Roger. Doktor S.’ den bir reçete isteme sözü verdiğim Asnieres’de, birlikte korkunç gezintiler. Daha dün bir reçete istemişti ondan. Şiddetli itirazlarıma rağmen, kendisine laudanum enjekte etmeye devam ediyor. Bu bir çılgınlık, ama aslında iğnenin etkisi çok daha şiddetli. Roger tetanoz gelinceye kadar inat ediyor. Yatağımda, nereden geldigi belli olmayan -daha önce hiç görmediğim- iri bir kara kedi buluyorum. Kovuyorum onu. Braussais Hastanesi’ne acilen kaldırılan Roger Gilbert-Lecomte ölüyor. Bir mirasa konmuştu oysa. Hikaye klasik… “ [3]


Tarih, 31 Aralık 1943 … Birkaç yıl tıp eğitimi de aldığı için hijyenik koşullann yokluğunda tetanozun gelecegini bilen Lecomte, daha 17 yaşındayken mistisizmine dizeler adadığı tetanoza yakalanır. “Yalnız bir köpek gibi ölecegim bir hastaneye götürmeyin beni” demesine rağmen hastaneye kaldırılır ve rastlantı eseri Verlaine’in de öldüğü Broussais’de, acılarını biraz olsun dindirecek her türlü uyuşturucudan vahşice yoksun bırakılarak, kapısı kilitlenmiş bir odada, “savaş koşullan”nda, acının yol açtığı halüsinasyonlar içinde bir başına ölmeye bırakılır. Bir “yoksunluk” olarak yaşadığı hayattan, gerçek bir “ihtiyaç” haline gelmiş olan ölüme, belki de ihtiyacın doyurulması demek olan “doğum-öncesi stepleri”ne göçer. Cesedi ancak bir gün sonra, doktorlar viziteye çıktığı zaman fark edilir.


1924′ de yazdlgl “Tetanoz Mistik” adh şiirinde yatan kehanet hayli mürekkep akıtmş, “lanetli şair” sıfatını daha da koyultmuştur, ama uzgörüsünün, “uç-görü”sünün daha da erken örnekleri, içinde yaşadığı “pasajlar simyasl”nın boyutlarını biraz olsun hissettirebilir: On dört-on beş yaşlanndayken, arkadaşlarına “Afyon içerek kendimi yavaş yavaş öldüreceğim” dediği söylenir. Reims Yıllannda, Grand Jeu henüz kozasında, “basitlik yanlısı kardeşler” dönemindeyken, sınıf arkadaşlan olan Jean Duflot, çarpıcı bir anekdot aktarır: “Bir gün Lecomte bana bir kehanette bulundu. Dedi ki: Aramızda, (Roger) Vailland yazacak, kuşkusuz degerli bir yazar olacak; bana gelince, hiç söz etmeyelim daha iyi, çok genç ölecegim, uyuşturucu bağımlısı olarak ölecegim ve (René) Daumal, sanırım yaşayacak, kısa bir hayatı olacak, yazık, söyleyecek o kadar da çok şeyi var ki.’ “ [4] Duflot, tüm bunların birer birer gerçekleştigini görmekten duyduğu şaşkınlıktan hiçbir zaman kurtulamadığını söyler.


Lecomte, kendi “efemer” varlığını ve kurduğu, bir “şimşek çakımı” süren akımı, Büyük Oyun’u, “hakikatin kahini” olmak için, “tüm duyulann uzun süren, titiz ve sistematik bir bozumu”nu hedefleyen ve bu ölümcül yaşantının risklerini göze alan Rimbaud’nun burcunda açarken, “yokluğun metafizigi”nde, bu “yaşantıya sindirilmiş metafizik”in gerilimli paradokslarında “yalnızca asli olanı” aradı. Gencecikken usta bellediği, ölümünden sonra “uç yaşantı”sından süzdüğü zaman-dışı bilgelikle esinleyecegi, hatta “ruh peyzajlan”nda yaşayacağı ressam Joseph Sima hakkında yazarken, yaz(g)ısının ağzından, kendi fragmanter, kaotik, apokaliptik, “elmas tozu” eserinin / hayatının “epitaphe”ını “aIın yazısını” da sunar: “Rimbaud’nun ya da Nerval’in şiirlerini yazmak için, Chirico’nun, Masson’un ya da Sima’nın tablolanm yapmak için, büyük serüveni yaşamış, duyuların derme çatma dekorlarına bıçak darbesini indirmiş olmak, biçimlerin metamorfoza uğradığını, dünyanın uykuda buharlaştığını, halüsinasyonun algıdan farklı olmadığını ve kurala dönüşecek bir sağlık halinin patalojik olduğu söylenen başka hallerin karşısına çıkarılamayacağını bilmek gerek. ( .. .) Kahinlerden başkasına yazmak ya da resmetmek hakkını asla tanımayacağım. Yani, “Devrim- Vahyi” ni almış olan, kusursuzca ve bilinçli olarak umutsuz insanlardan, yani, kabul etmeyen, her şeyin karşısına dikilmiş ve bir yol aradıklarında, bunu insanın sınırları içinde bulamayacaklarını çok iyi bilen insanlardan başkasına tanımıyorum bu hakkı. Bunlar her zaman bizden olduklarını bileceklerdir. Ve aniden, onlar için Tin’in eli, tuvalleri ya da kağıtları üzerine, dünyaları zora koşan işareti, tılsımı, tanıklığı çizecektir. Bu tekil arayışta sabitlenmiş varlıklara inanıyorum. Ve onların eserleri alev alev yanan patika üzerindeki yol işaretlerinden başka bir şey değillerdir. Onlar kılavuzlar: Ne gördüklerine bakarak, yolun neresinde olduklarını biliyorum.” [5]


“Lanetli şair” antolojilerinde sayfa komşusu, Montparnasse tepesinde uyuşturucu satıcısı gözetlerken yaşanan “yoksunluk ritüelleri”ndeki yoldaşı, aynı trajik yazgının ve tutkulu başkaldırının “kahin”i Antonin Artaud’nun, Lecomte’un basılı halini gördüğü ilk kitabı (bunların sayısı ikiyi geçmeyecek, sağa sola dağılan eseri ancak ölümünden sonra, binbir güçlükle, mahkeme kararıyla yayımlanabilecektir) Hayat Aşk Ölüm Boşluk ve Rüzgar adlı şiir derlemesi üzerine yazdıklanyla, kendi soyundan gelen bir “kılavuz”un yoluna övgü dolu bir işaret taşı diker: Bu kitap, “bir tür iç gök haritası”“çekimler ve akımlar çeşitliliği içinde yön bulan ve bize yön gösteren manyetik bir Rüzgar Gülü” dür. Lecomte, “Oluş’a ve Kaos’ a ait olan ve onlardan gelen hakiki şiiri bulmuş”tur. “Kaynağını her zaman gerçek lirizmde bulan bu organik tona, bu yırtılmış organlann atmosferine, bu nemli, yakıcı fetüs havasına yeniden kavuşur. ( .. .) Roger Gilbert-Lecomte, Uzakdoğu geleneğinin en yüksek kutsal şairlerinin örneğini izleyerek, eserinde metafizik ve şiiri özdeşleştirir. İmgelerin oluş’taki kaynağına dek çıkar; aşk gibi, ölüm gibi, lirizmin de aynı şiddet dolu kaynaktan çıktığını ve böylece bizi de bu kaynağa yaklaştırdığını bilir. Roger Gilbert-Lecomte’un şiirinde, kayıp bir geleneğe duyulan özlem ve Jacob Bœhme ya da Novalis’in yazılarında tehditkâr bir tonla gürleyen bazı büyük mistik çığlıkların uzak yankısı var’. Bu ona adayabileceğim en güzel övgü.” [6]


“Şiir mutlak hakikattir … şiirin anlamı, kehanetle ve genel bir tarzda, dinsel anlamla, kâhinin sezgisiyle aynı soydandır.” Novalis’in bu sözlerini, savaş sırasında, milliyetçilik rüzgarları fırtınaya dönüşmüşken, Adamov’la birlikte Alman Romantizmi üzerine yayımladığı ve unutulup gitmiş bir yazı dizisine alınlık olarak seçer Lecomte. Genelde Hölderlin, Morike gibi Alman romantiklerinin, ama özellikle de Nerval’in yakını Rimbaud’nun öncüsü olarak gördüğü, “Tümüyle kendi bilincinde olan insan, Kahin olarak adlandırılır” diyen Novalis’in eserinden söz ederken seçtigi ton, kendi eserine de eşlik edecek bir vasiyet gibidir: “Alman romantizmi, yalnızca, ama yalnızca bir büyük önseziydi. Nesnel olmak için, gerçekleştirme, tamamına erdirme duyumunun onda eksik olduğunu kabul etmek gerek. O olağanüstü bir tasarılar, taslaklar alanıdır. Bir çoğu çok genç ölen şairleri, çoğu kez yalnızca fragmanlar, karışımlar kaleme aldılar. Frederic Schlegel’in Novalis’in notlan hakkında söylediklerini tekrarlarsak: ‘düşünce atomları’. Bu aslında çok büyük düşleyen herkesin eksikliğidir. ( … ) Öte yandan, bu felsefi Fragmanlar ‘düşünce atomları’ olabilirler, tozdurlar, ama elmas tozları.” [7]


Birçok yazar, Lecomte’un eseri hakkmda, “yaşasaydı” diye başlayan hüzünlü cümleler kurdular. Tıpkı Artaud hakkında yazdıkları gibi, ardında, “dikkat etseydi”, “hayatına çekidüzen verseydi” tonu yatan cümleler. Oysa, Beckett, Burroughs, Cage ve daha birçok “kılavuz” dan beri, “Büyük Serüven”in (“Büyük Oyun” diye de okunabilir) ara-dünyalannda, interzon’lannda, ölüm ve hayatın gerilimli uçurumları üzerinde kurulan baş dondürücü mimarilerin, kıvrımlardan oluştuğu biliniyor. Orada “eser”in hakikati sonuç’uyla degil, hayatıyla, vücuda geldiği ve Oluş’a doğru emilip yok oldugu süreçle ölçülüyor. Trajik olan, bu göçebe cografyada yaşayıp üretmenin bedeli. “Trajik olana inanıyorum -asemptot’una (sunuşmazlığa) ulaşmak isteyen -evet, isteyen- ve ulaşamayan hiperbolün umutsuz istencine inanıyorum,” diye yazmıştı Lecomte. [8] Ama, bir kez daha, “kaybetmek kazanmaktır”.

“Hareketsiz ve dilsiz

Soluğunu tut ve koru

Bir ölüm sessizligini

Ölümü karşılamak

Ve dile getirilemeyeni

adlandırmak için.”

(“Ölü Dünyanın Eskil Buyruğu”) [9]


NOTLAR

[1] Aktaran: Michel Random, Le Grand Jeu, Cilt I, Denoel, 1970, sf. 116-117.

[2] Arthur Adamov, “Advertissement”, Rainer Maria Rilke – Le Livre de la Pauvreté el de la Mort içinde, Actes Sud, 1982, sf. 7.

[3] Arthur Adamov, L’Homme el l’enfant, Gallimard (Folio), 1968, sf. 78-80

[4] Aktaran: Alain ve Odette Virmaux, Roger Gilbert-Lecomte et Ie Grand Jeu, Belfond, 1981, s. 27.

[5] Roger Gilbert-Lecomte, “Ce que devrait être la peinture ce que sera Sima,” Œuvres Complètes, Cilt I (Prose), Yayıma hazırlayan: Marc Thivolet, Gallimard, 1974, sf. 138-139. (1. basım: “Grand Jeu” Sergisi Kataloğu, Galerie Bonaparte, Paris, 1929)

[6] Antonin Artaud, “sur La Vie L’Amour la Mort le Vide et Ie Vent par Roger Gilbert-Lecomte,” Belgenin yeniden basımı: Roland Dumas (Christine Piot ile birlikte), Plaidoyer pour Roger Gilbert-Lecomte, Gallimard, 1985, sf. 191-193 (ilk basımı: N.R.F., no: 255, Aralık 1934, sf. 250-253.)

[7] R.G.- Lecomte, “Le Romantisme Allemand,” “Les Pressentiment d’une métamorphose de l’ esprit humain,” “Novalis ou Ie message du poète: rendre à l’homme sa noblesse primitive,” Poèmes et Chroniques Rétrouvés, Hazırlayanlar: Alain ve Odette Virmaux, Rougerie, 1982, sf. 31, 40-41, 42, 50 (ilk basımIan: Comoedia, 4 Temmuz 1942, s. 7; 11 Temmuz 1942, s. 7; 15 Ağustos 1942, s.5).

[8] RG.-Lecomte, Œuvres Complètes, Cilt I (Prose), sf. 172.

[9] RG.-Lecomte, Poèmes et Chroniques Rétrouvés, sf. 18.

0
112
IBM’in 2024 Bankacılık ve Finansal Piyasalar raporu yayımlandı

IBM’in 2024 Bankacılık ve Finansal Piyasalar raporu yayımlandı

1713358301.jpg
Arastiriyorum
2 months ago
2024'te Veri Okuryazarlığı Trendleri – VERİ VERİMLİLİĞİ

2024'te Veri Okuryazarlığı Trendleri – VERİ VERİMLİLİĞİ

1713358301.jpg
Arastiriyorum
4 months ago
Gerilla testler: Düşük bütçeli kullanıcı araştırmaları

Gerilla testler: Düşük bütçeli kullanıcı araştırmaları

1713358301.jpg
Arastiriyorum
1 year ago
Depremin Birinci Yıldönümünde Hataylı Kadınlar: Regl Bakımı ve Hijyen İhtiyaçlarında, Adalete Erişimde Yetersizlikler Sürüyor!

Depremin Birinci Yıldönümünde Hataylı Kadınlar: Regl Bakımı ve Hijyen...

1713358301.jpg
Arastiriyorum
2 months ago
Reklamcılar Platformu Sektör Durum Tespit Raporu

Reklamcılar Platformu Sektör Durum Tespit Raporu

1713358301.jpg
Arastiriyorum
5 days ago